
Marmara Depremi'nin Gerçekleri
Sakarya'nın Akyazı ilçesinde ikamet eden 57 yaşındaki Alaattin Elma, 26 yıl önce yaşadığı trajediyi hâlâ yüreğinde taşıyor. 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Marmara Depremi sırasında, eşi Hanife ve üç çocuğu Aziz Mert, Buse ve Şevval ile birlikte kaldığı evde büyük bir kayıp yaşadı.
O Korkunç Anı Hatırlıyor
Deprem anında yaşadığı korkuyu anlatan Elma, saat 03.02'de meydana gelen depremin ilk anlarında yaşadıklarını şöyle ifade etti:
"Gecenin yarısı müthiş uğultu oldu, arkamdan çarpan duvarların sesiyle irkildim. O an ne olduğunu anlayamadım, aklıma yıkımın nedenini bile getirmedim. Düşündüm ki kamyon evime çarpmış. Ama birkaç saat sonra yakınlarımın sesiyle gerçeği öğrendim; eşim ve çocuklarımın hayatta olmadığını anladım."
Acı ve Şok
Alaattin Elma, depremden çıkışında yaşadığı şoku ise şöyle dile getirdi:
"Hastaneye girdiğimde cesetler ve yaralılarla karşılaştım. İşte o an durumu kavradım. Zaman geçtikçe gerçekleri öğrendim. O gün oğlumun cenazesini çıkardılar; eşim ve kızlarıma da ertesi gün ulaşıldı."
Umut ve Yeni Bir Başlangıç
Yaşadığı acılara rağmen hissettiği dayanıklılığı anlatan Elma, hayatına yeniden yön verdiğini belirtti:
"45 saniyede her şeyin sona erdiğine inanıyorsanız, bir kapının açıldığını da kabul etmelisiniz. Yeni bir hayat kurduk, sıfırdan başladık. İyi ki de başlamışız; Emir adında bir oğlum oldu."
Unutulmaması Gereken Dersler
Elma, deprem sonrası yaşanan kayıpların unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, insanların güvenlik önlemlerini ele almayı unuttuğunu belirtti:
"Unutmadık, unutturmayacağız. Deprem güvenliğini unutan birçok insan var. Yaşayanların bu acıyı taşımasına rağmen, çoğu kişi normale dönüyor. Herkes en küçük sarsıntıda tedbirlere sarılıyor ama bu unutulmuş oluyor."
Bu nedenle Elma, depremzede olarak yaşadığı deneyimlerin önemini ve topluma vermek istediği mesajı vurguladı.
Sakarya'nın Akyazı ilçesinde yaşayan 57 yaşındaki Alaattin Elma, üzerinden 26 yıl geçen Marmara Depremi'nde enkazda kaybettiği eşi ve 3 çocuğunun acısını yüreğinde taşıyor.